Peygamberimizin ahrete göç etmesinden sonra, ümmet arasında türlü fitneler baş gösterdi. Özellikle Hz. İmam Ali’nin halifelik döneminde ümmet birbirleriyle birçok kez savaştı, savaştırıldı.
Hz. İmam Ali’ye baş kaldıran Muavi ye, kendinden sonraki halifenin oğlu Yezid olarak kabul edilmesini ölmeden önce garantilemişti.Emevi saltanatına geçirilen Yezit ,İmam Hüseyin’in de kendisini tanımasını istiyordu.Hak ve adaletin yerini keyfiliğe bıraktığı saltanat sefasının sürdüğü bir düzende efendim Hüseyin için iki seçenek vardı; Ya Yezid’e biat edip yaptıklarına göz yumacaktı ; ya da biat etmeyip yapılan haksızlıklara meydan okuyacaktı.Zilet içinde yaşamaktansa izzetli bir ölümü tercih etti.davet üzerine beraberinde 72 kişi ile birlikte Kufe ‘ye doğru çıktılar.ne oldu ise o yol üzerinde oldu.
“…Hz:Hüseyin ,çadırının önünde kılancına yaslanmış ,kafası dizlerine doğru düşmüş bir halde uykuya dalmıştı.Kız kardeşi Zeynep gürültüyü duyunca yanına yaklaşıp uykusundan uyandırdı.Hz:Hüseyin “Resulullah’ı gördüm rüyamda ,bana;”Sen bize doğru geliyorsun” diyordu.”Zeynep anlamıştı.”Keşke gökyüzü yerin üzerine düşse!”dedi.
O gece Hz:Hüseyin ve ashabı,bütün gece namaz,istiğfar,Yüce Allaha dua ve niyazda bulundular.şahadete hazırlanan efendim Hüseyin güzel bir ölüm temizliği yaptı.ertesi gün vuruşmalar hızlandı.öğle vakti bir ara çatışmalar durdu ve öğle namazı kılındı.Ashabından vuruşa, vuruşa kimsenin kalmadığı Hz:Hüseyin ‘in sonunda şahadet şerbeti içtiği gündür (10 Muharrem 679)Hz:Hüseyin’in adamlarından yetmiş kişi şehit düştü.bunlardan yirmi üç kişi Hz:Ali’nin evladından ,Hz:Hasan ve Hz:Hüseyin’in çocukları olduğu sanılmaktadır.
Ömer b. Sa’d Hz: Hüseyin’in başını Havali adında birisi ile Küfe’ye gönderdi.Havali Küfe’ye vardığında vakit geç olmuştu hükümet konağı kapalı idi.Havali Hz:Hüseyni’nin başını bir tencere içine koyarak hanımına “Sana dünyalar değerinde bir servet getirdim.”diyerek cinayetin ne denli vahşi olduğunu haber vermişti.kadın ”Sen ,Resurullahın torunun başını getirmişsin ,yazık sana!bundan sonra seninle aynı yatakta yatmam !”diyerek dışarı çıktı.Rivayet edilir ki, Nevvar atlı bu kadın ,içinde Hz:Hüseyin’in başı olan tencereye doğru baktığında bir nur şulesinin göklere doğru yükseldiğini görmüştür.
Rivayet göre o gün Kudüs’te hangi taş yerden kaldırılsa altında taptaze kan görülüyordu. Ümmü hakım r.a den “Hüseyin( r.a )şehit düştüğünde gökyüzü kıpkırmızı kesildi bu durum birkaç gün devam etti. güneş öyle bir tutuldu ki ,günün ortasında yıldızlar göründü.kıyamet koptuğunu sanmıştık.
Vahşi cinayet bununla da kalmamıştı. Hz: Hüseyin’in kesik başı Küfe Basra valisi Übeydullah ibni Ziyet’ın önüne bırakıldı. Zeyt İbni erkan da orada idi . İbni Ziyat elindeki değnekle Hz:Hüseyin’in ön dişlerine vurmaya başladı Zeyt dayanamadı.”Çek şu değneğini!ben o dişleri Resurullahın(s.a.v)’in öptüğünü gördüm.”yapılan gaddarlık karşısında hıçkırarak ağladı.
“Ey Araplar! siz bundan sonra bir kölesiniz. Siz Fatma’nın oğlunu şehit ettiniz. Diyerek haykırdı.
Kerbel vakasında canlarını feda edenler şahadet şerbetlerini içtikten sonra başları kesilip önce Küfe’ye sonra Şam’a götürüldüler ,halka teşhir edilerek hakarete uğratıldılar.Bu caniliği yapanlar dünyada iken cezalarını buldular.o günden sonra hiçbir Müslüman çocuğuna Yezit ismini vermedi.ama Ali,Fatıma,Hasan,Hüseyin isimlerini veren çok oldu.hutbelerde halen tanzim ve dua manasında dört büyük halifeden sonra Hasan ve Hüseyin efendilerimizin isimleri zikredilir.
“Hüseyin’İ öldüren bir ümmet, Hesap günü onun dedesinin şefaatini nasıl umabilir ki?”
Sözün özü sevgili okurlarım bu vahim cinayet yüreklerimizi yarasada. Hadisenin özün ilahi takdirin bir tezahürüdür. Selametle…
.