İnsanın ömrünün kısa ve sınırlı olmasından ,bu ömrünü en güzel bir şekilde değerlendirmesi gerekir. Bunun için,Eğitim ve öğretime çocukluk çağında ne kadar erken başlanırsa ,o kadar faydalı olur. Çocuk çevreyi tanımaya başladığında,eğitime ve öğretime başlanırsa, çocuğun küçük yaştan itibaren,hafızası zararlı şeylere kapatılmış,faydalı şeylerle meşgul edilmiş olur.
Erken eğitim ve öğretim konusunda Peygamberimiz , “Küçüklükte öğrenilenler,taş üzerine yazılan yazı,büyüklükte öğrenilenler buz üzerine yazılan yazı gibidir.” Buyurarak,erken öğrenmenin önemine dikkat çekmişlerdir. Çocukların zihinleri tertemiz olduğundan,buralara güzel şeyler işlenmelidir. Kötü şeylerle,kötü düşüncelerle kirletilmemelidir.Çocuk verileni bir teyp gibi almakta,gördüklerini bir kamera gibi zihnine yerleştirmektedir. Bu bakımdan da çocuklara iyi,faydalı bilgiler verilmeli,aynı zamanda da güzel örnek olunmalıdır.
Mezhep imamımız İmam-ı A’zam beş yaşında hafızlığını tamamlamış,ayrıca binlerce hadis-i Şerif ezberlemiştir. Küçük yaşta İslami ilimleri öğrenmiştir.
Mezhep imamlarından İmam-ı Şâfi Muvatta kitabını beş yaşında ezberlemiş,devrinin bütün ilimlerini küçük yaşta öğrenerek on beş yaşında fetvâ vermeye başladığı bilinir.
İmam-ı Buharî, küçük yaşta ezberlediği hadis sayısı on beş bindir.
İslamiyet, Müslüman’a bütün zamanların değerli olduğunu ,bu nedenle her ânın faydalı geçirilmesini ,hayatın,ibadet,murakabe,tefekkür ve terbiye faaliyetleri ile geçirmeyi istemektedir. Çünkü insan nefsi ,iyi ve faydalı işlere yöneltilmezse ,yerini kötülükler alır. Boş zaman bütün kötülüklerin anası olarak görülmüştür. Bu bakımdan öğrenciler boş bırakılmayıp,meşgul olmaları temin edilmelidir. Yapılması muhtemel kötülüklere mâni olunmalıdır.
Eserleri ile meşhur İslâm âlimi İbni Hacer’i başarıya ulaştıran,sabır ve sebatla tahsiline devam edişi olmuştur. İbni Hacer, “kafam ders almıyor,ben beceremiyorum “ diyerek medreseden köyüne dönerken, uğradığı mağarada gördüğü hadise onu kamçılamıştı. O mağarada görmüştü ki,mağaranın tavanında sızmakta olan damlalar,alttaki taşa vurmaktaydı. O set taş zamanla su damlaları ile delinmişti. Bu yumuşak su damlalarının sert kayaya karşı zaferi idi. Bunun üzerine ibni Hacer ,” Benim kafam taştan daha sert,daha kalın olamaz.” Diyerek geri dönmüş ve ilim öğrenmeye yeniden başlamıştır. Onun bu başarısı ciltler dolusu eser vermeye sevk etmiştir.
Çalışırken devamlılık esastır. Gerçek başarı devamlı çalışmakla elde edilir.Bu nedenle “Kayaları eriten dalgaların büyüklüğü değil,devamlılığıdır.” Demişlerdir. İbadetinde az da olsa devamlı olanı makbuldür. Bir günde çok çalışıp zihni yormaktansa, geniş zaman diliminde azda olsa devamlı çalışmak daha verimlidir.
Çalışılan bir iş üzerinde bir adım bile gerilenmemelidir. Yılgınlığın maskeli bir tembellik olduğu unutulmamalıdır. İşinde başarı yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir,. İmkansız görünen mümkün olur. Çalışma az da olsa devamlı olmalıdır. Çünkü çalışmaya ara vermek,çalışma alışkanlığını körletebilir ve tekrar çalışmaya başlamakta zahmet çekilebilir.