Akçul: “İthal Kömür, İşçiyi Ekmeğinden Edecek”
Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) Genel Başkanı Nurettin Akçul, yerli kömür üretiminin, ithal kömür karşısında durma riski ve doğabilecek sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Soma, Afşin- Elbistan, Zonguldak, Siirt, Karaman ve Erzincan başta olmak üzere ülkenin değişik bölgelerindeki madenlerde hayatını kaybeden işçileri anarak sözlerine başlayan Genel Başkan Akçul, madenciliğin dünyanın en zor ve riskli işi olduğuna değindi.
İthal kömür yüzünden işçilerin ekmeğini kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığına vurgu yapan Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, şöyle konuştu:
“Madencilik dünyanın en zor ve en riskli işi. Dolayısıyla derdimiz de çok, sorunumuz da çok. Bugünlere gelene kadar çok yol kat ettik ama bu yolda çok da çileler çektik. Hala da çözüm bekleyen bir çok sorunumuz varken ve biz bunlar için mücadele ederken, şimdi bir de ithal kömür yüzünden neredeyse ekmeğimizden olma noktasına geldik.
Hepimizin bildiği gibi kömür madenciliği, ülkemizin enerji arz güvenliğini sağlamada ve ekonomik kalkınmasını desteklemede olduğu gibi, istihdam ve sanayi gelişimi açısından da kritik bir öneme sahip. Ülkemiz bu konuda oldukça şanslı, çünkü ülkemizin ihtiyacını karşılayacak kadar kömür rezervlerimiz var. Tabii ki bizler de bu rezervlerin açığa çıkma evresindeki zorlukları, maliyetlerini ve risklerini çok iyi biliyoruz ama böylesine zengin yataklarımız varken bunun üretime sokulmamasını ya da üretimden çekilmesini asla kabul etmiyoruz.”
250 bin kişilik madenci ailesinin riske atıldığına işaret eden Akçul, “Daha düne kadar yerli ve milli kaynakların özendirilmesi ve kullanılması yönünde strateji belirleyen karar vericilerden, henüz bir ses çıkmadı. Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar çığ gibi büyürken, enflasyon tavan yapıp ücretlerimiz pul olmuşken, şimdi de maden işçileri olarak ekmeğimizden olma derdine düştük. Madenlerdeki üretim maliyetlerinin yükselmesi, yerli kömürümüzün ithal kömüre göre rekabet gücünü iyice zayıflattı. İthal kömüre artan talep, kömür madenciliğine sekte vurmaya başladı. İthal kömüre olan bu talep devam ederse, yerli üreticilerimizin destek almadan ayakta kalması pek de mümkün görünmüyor.
Uzak değil çok yakında ücretlerimizi alamama riskiyle de karşı karşıyayız. Bu, kötünün iyi tarafı. Daha da vahim olabilecek tarafı ise, ithal kömür karşısında işyerlerimizin kapanması ve tamamen işsiz kalmak. Bu sektörde yaklaşık 49 bin, termik santrallerde 19 bin çalışan ile aileleri ve yakınlarıyla birlikte 250 bin kişiyiz. Yetkililerin destek uygulamalarından vazgeçmesi demek, 250 bin kişiyi riske atmak demek. Kaldı ki bu sadece bizi ve madenciyi değil, ülkemizi ve bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren ve etkileyen bir mesele. Döviz açığı olan bir ülke olarak, ithal kömüre verilen milyar dolarların ülkemizde kalması gerekirken, hem işletmelerimizi, hem işçilerimizi, hem işletmelerin yer aldığı bölgeleri zora sokacak hamleler yapmak, geri dönüşü olmayan zararlara sebep olacaktır” dedi.
Yerli kömür kullanan termik santrallerin enerji fiyatlarındaki düşüş nedeniyle çalışamaz hale geldiğini belirten Genel Başkan Nurettin Akçul, “Yerli kömürün en büyük tüketicisi termik santrallerdir. Ancak 4-5 aydan beri enerji fiyatlarındaki düşüşler yerli kömür kullanılan termik santralleri de çalışamaz hale getirmiştir. Bu santrallerin çalışamaz hale getirilmesi veya kapanması, doğrudan kömür işletmelerini, kömür üreticilerini, termik santralleri ve kömür madeni işçilerimizi etkileyecektir. Yerli kömür santrallerinin faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanması, enerji işkolunun yanı sıra, maden işçilerinin de doğrudan talebidir. Devletin bu konuya sahip çıkmasını beklemek, en tabii hakkımızdır.
Diyelim ki devletten destek gelmedi ve yerli kömür üreticileri üretimi durdurdu. Ne olacak? İşsizlik artacak mı? Artacak. Gelir dağılımı bozulacak mı? Bozulacak, göç hareketleri başlayacak mı? Başlayacak, talep daralacak üretim ve yatırım olumsuz etkilenecek mi? Etkilenecek.
Bugün kömürü ucuza veren ülkeler, yarın kafasına göre fiyat artıracak mı? Belirsiz. Bugün 70-90 dolardan verdiği kömürü yarın katlamalı biçimde artırmayacak mı? Ya da her hangi bir gerilimde, başka pazar bulup kömürü vermediğinde ne olacak? Doğal gazı, petrolü baskı unsuru olarak kullananların eline, bir de kömür kozu mu verelim. Üstelik milyar ton kömür rezervlerimiz varken. Psikolojik ve sosyal gerilimden hiç bahsetmiyoruz bile.
Dünyanın en etkin enerji kaynağı olan kömürün egemenliği elektrik üretiminde hala başrolde iken ve bizim de kömür yataklarımız varken, bunu maliyet hesabı gerekçe gösterilerek üretime sokmamak ülke gerçekliğiyle de, milli enerji politikalarıyla da bağdaşmamaktadır. İthal kömür alıncaya kadar, çeşitli önlemler alınabilir” ifadelerini kullandı.
Yetkililerin, madencinin sesini duyması gerektiğine vurgu yapan Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, “Yerli üretim; mevzuat hükümleri, gümrük tarife cetvellerinde yerli kömürü koruyucu tedbirler ve teşvik programlarıyla, yeniden canlandırılıp cazip hale getirilebilir. Milli ve yerli üretimi desteklemek bunu gerektirir. Yetkililer, karar vericiler bir an önce bu konuya el atmalı ve gereğini yapmalıdır. Ekonomik, sosyolojik ve siyasi sonuçları hiç de hoş olmayacak yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Üreticiyi, işçiyi destekleyici uygulamalar ivedilikle hayata geçirilmelidir. Kamu işletmelerine verilen destek, özel sektörden de esirgenmemelidir.
Maden üreticilerinden kesilen destek, yeni kazalara, yeni facialara davetiye çıkaracaktır. Üretici ya işçi bulmakta zorlanacak, ya da üretimden çekilecektir. Bu destek sadece işletmeciye değil, işçi sağlığına bir destektir. İnsan hayatına bir yatırımdır.
Maden emekçisi zaten yeterince sıkıntı çekmektedir. Dünyanın en riskli en tehlikeli mesleğini yapan madenci, bir de ekmek kavgasına mı düşmelidir? Yıllarca kazalarda yaralandık, göçük altında kaldık, gazlardan zehirlendik. Evimize ekmek götürme uğruna her gün öldük. Yıllardır madencinin verdiği zorlu mücadele, akıttığı ter, harcadığı emek, verdiği canlar, özetle ölse dahi bitmeyen hikayesi, böyle mi bitsin, böyle mi sonlandırılsın?
Madenci daha ne yapsın. Madenci bugüne kadar ülkesine, milletine, yöresine yapabileceği bütün özveriyi göstermiş, her türlü katma değerini sağlamıştır. Yaptığı üretimin dışında, ülkenin en zorlu günlerinde gözünü kırpmadan kendini ortaya koyup, hiç kimselerin yapamadığını yapmıştır. Madenci üzerine düşenden fazlasını, görev sorumluluğuyla değil insan olma vasfıyla yapmıştır. Şimdi madenciyi gerçek anlamda koruma ve kalkındırma zamanıdır.
Yetkililer madencinin sesini duymak zorundadır. Devlet; teşvikini çekmek bir yana, daha da artırmalıdır. Devlet, bu teşvik için bir daha toplu ölmemizi beklememelidir. Devlet madencisine sahip çıkmalıdır. Santrallerimiz kendi kömürümüzle çalışmalı, evlerimiz kendi kömürümüzle ısınmalıdır. Sözümüzün özü şudur. Kömür üreticilerinin önündeki engeller kaldırılmadan, maden işçisinin yüzü gülmeyecek ve sıkıntılar katlanarak devam edecektir” cümlelerine yer verdi.
Akçul, son olarak özelleştirme uygulamalarına bir son verilmesi çağrısında bulundu.