Nerede bir dengesizlik varsa, orada şeytan vardır. Nerede bir ölçüsüzlük varsa, orada şeytan vardır. Nerede bir aşırılık varsa, orada şeytan vardır. Nerede kapitalizm varsa, orada şeytan vardır. Çünkü kapitalizm servette dengesizliğin, ölçüsüzlüğün ve aşırlığın sistemleştirilmiş halidir.
Şeytani bir sistem olan Kapitalizme tüm ruhumla ve varlığımla karşıyım. Serveti yalnız zenginler arasında dolaştıran ve sermayeyi bazı kesimlerde toplayan kapitalizme başından sonuna dek karşıyım. (Sermayenin belirli ellerde toplanmasının aracı “borsa, faiz ve döviz” üçgenidir. Bunlar şeytanın üç ayağıdır)
Yüce Rabbim neyi emrediyor? Zenginlik, mal ve mülk tüm toplum kesimleri arasında adil ve dengeli dağıtılsın. İşte Rabbim emrettiği budur. Gelin, Haşr Suresi 7. Ayeti birlikte okuyalım ve dinleyelim: "Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın."
Peki, kapitalizm neyi sistemleştiriyor ve zenginliği nasıl dağıtıyor? Kapitalizm, İslam’ın sistemleştirdiğinin tam zıttını insanlara bir model olarak yutturuyor. Zengini daha zengin ve fakiri de daha fakir hale getirmek için kapitalizmde bütün hile ve düzenler mevcut.
Kapitalizmin üç büyük hilesi mevcuttur. Bunlar borsa, faiz ve döviz’dir. Bu üçü şeytanın ayaklarıdır. Şeytan üç ayaklı bir mahluk olsa gerek! Şeytan bu haliyle ne kadar da dengesiz ve ne kadar da çirkin bir şey!
Kapitalizm, borsa, faiz ve döviz ayakları arasında insanı köleleştiriyor ve maddenin esiri haline getiriyor.
Kapitalizm insanı köleleştirir. Nasıl mı? Sabahtan akşama kadar durmaksızın en ağır şartlarda çalışıp da patronunun kazandığının milyonda birini alan bir kişi köle değil de nedir? Eskiden insanlar pazarlarda köle olarak alınıp satılıyormuş. Peki, şimdi insani olmayan şartlarda çalıştırılanlar köle değil de nedir? Bir insanı düşünün bir fabrikada işçi, bir markette tezgahtar, bir büroda müstahdem, bir şirkette temizlikçi, bir büyük mağazada satış elemanı, bir inşaatta amele, sabahın erken vaktinde işine giderek çalışıyor. Akşama kadar ayakta, akşama kadar patronun gözünün içine bakarak korkuyla duruyor, akşama kadar büyük mücadele içerisinde ve ay sonunda aldığı para asgari ücret, yani günde bir ekmek, birkaç dilim peynir ve birkaç adet zeytin almaya yetecek bir ücret. Bu sisteme insani demek mümkün mü? Patronlar trilyonları cebe indirilirken bunları kimse gündeme dahi getirmezken, ancak asgari ücret tartışılıyorsa ve birileri tarafından bu dahi (yani asgari ücret dahi) fazla görülüyorsa, böyle bir sisteme vicdani olarak taraftar olmak mümkün mü?
İnsanı ağır çalışma şartları altında köleleştiren kapitalizm, diğer taraftan da insanları maddenin esiri haline getiriyor. Nasıl mı?
Kapitalizm insanları tüketmeye ve harcamaya teşvik ediyor. Harcamayan ve tüketmeyen insan, kapitalistin gözünde makbul değildir. Kapitalizm öyle bir aldatmacayla insanı kandırıyor ki, sanki insanların sonsuz ihtiyaçları varmış gibi gösteriyor.
Kapitalist iktisat teorileri anlatılırken Prof. Unvanlı koca koca adamlar söze şöyle başlarlar: “İnsanların ihtiyaçları sınırsız, kaynaklar ise sınırlıdır.”
İşte aldatmaca bu cümleyle başlıyor. Hiç kimse de o Prof.lara şunu sormuyor: “Niye insanların ihtiyaçları sonsuz oluyor ki? Niye kaynaklar sınırlı diyorsunuz ki?”
Aslına bakarsanız, gerçek tam bunun zıttıdır. İnsanların gerçek ihtiyaçları sınırlıdır ve Rabbimin nimetleri sınırsızdır.
İnsanın esasta ihtiyaç sayısı 4 ya da 5’tir. Yemek-içmek, giyinmek, barınmak, güvenlik ve eğitim ihtiyaçları dışındaki tüm ihtiyaçlar esasında sanaldır ve insanlara birer dayatmadır.
Ve bu gerçeğin yanında en büyük bir gerçek de şudur ki; “Rabbimin nimetlerini saymakla bitiremeyiz. O (cc), sonsuz nimet sahibidir.” Bu hususta şu ayet-i kerime hakikatin veciz ifadesidir: “Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız.” (İbrahim Suresi, 34) “Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız.” (Nahl Suresi, 18)
Allah (cc) nimetleri sonsuz şekilde insanın hizmetine sunuyor ve israf etmeden yemeyi, içmeyi emrediyor. Şu ayet-i kerime bizim için bir emir mahiyetindedir: “Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf Suresi, 31)
Evet, İslam’ın ekonomi sisteminde, nimetler sonsuz olduğu gerçeği ile israf etmeden yenilip içilmesi gerektiği ve zenginliğin de insanlar arasında adil ve dengeli dağıtılması ilkesi doğrultusunda hareket edilmelidir. Ölçü ve mihenk budur. İslam’ın bu ekonomik sistemine karşılık kapitalizm bunun tam aksini insanlara dayatıyor ve yutturuyor. Kapitalizmde israf asıldır. Kapitalizmde zenginliğin belirli ellerde toplanması asıldır. Kapitalizmde insanlara zulüm ve eziyet asıldır. Bu zulüm ve eziyetin ismi, tüketim çılgınlığıdır, ihtiyaç dışı harcamadır, insanlara düşük maaş vermedir. Bu zulüm ve eziyetin ismi, borsadır, faizdir, dövizdir.
Allah ticareti helal kılmış, faizi de yasaklamıştır. Kapitalizm ise tam bunun zıttını insanlara dayatıyor. Kapitalizm, adeta ticareti yasaklıyor ve insanları faize, borsaya ve dövize yönlendiriyor. Öyle bir yönlendirme ki, bir selin içerisinde kütüğün nasıl dengesiz bir şekilde savrula savrula aktığı gibi insanlar da seldeki bir kütük gibi faiz, döviz ve borsada sürüklenip gidiyorlar. Faiz, borsa ve döviz, paradan para kazanmaya dayanan ve emeği yerle bir eden bir seldir. Bu sel kapitalizmin tuzağıdır ve bu selin içerisinde milyarlarca kişi sürüklenip gidiyor.
Bu selden kurtulmak için ve bir kütük gibi sağa-sola savrulmamak için döviz, faiz ve borsa sisteminin suları kurutulmalıdır. İşte bu sağlanırsa insanlar gerçek huzuru ve kurtuluşu bulacaktır. Bunu sağlayacak olan da Allah’ın emrettiği ve İslam’ın belirlediği ekonomik sistemdir. O sistemde paradan para kazanmaya yani faiz, borsa ve dövize yer yoktur.
Ahmet SANDAL