Merhaba sevgili dostlar. Son zamanların modası olan bir kavramdan bahsedelim bu hafta. Dilimize pelesenk olduğu kadar hayatımıza entegre edemediğimiz, hatta neden öğrenmemiz gerektiğini tam idrak edemediğimiz farkındalık, aslında hem gereklilik hem de beladır.
Neden gerekli?
Çünkü;
Uygulamayı öğrendiğimizde bizi anda tutar. Anda kalmayı başardığımızda ise hayatımız daha kaliteli, bakış açımız daha geniş olur. Başımıza gelenleri etiketlemeden, olanı olduğu gibi kabul ederek aynı zamanda sonsuza kadar sürmeyeceğini bilerek yaklaşırız deneyimlerimize. Almamız gereken dersi alır ve tecrübelenerek devam ederiz yolumuza.
Gün içinde zihnimizde düşünceler uçuşur durur. Yaptığımız bir çok eylemi otomatik pilotta yapar ne zaman bittiğini fark etmeyiz bile. İşe giderken her gün uğrayıp simit aldığımız fırının dış cephe rengi sorulsa söyleyemeyiz. Çünkü simit alıp çıkmaya odaklanmışızdır. Dişlerimizi fırçalarken açık kalan suyu fark etmeyiz, çünkü aklımız birazdan katılacağımız toplantıdadır. İşleyiş tüm gün böyle devam ettiğinde ise, yaptığımız şeylerden keyif almamaya başlarız.
Tüm bunlara ilaveten, anda kalamayan, gün içindeki eylemleri otomatik pilotta gerçekleştiren zihin, düşünmeye ve odaklanmaya başladığında ya geçmişteki zorlantı dolu deneyimlere dalar, ya da gelecek için kaygılar oluşturur. Sonrasında da mutsuzluk ve kasvet gelip hayatımızın merkezine oturur.
Farkındalık bilmesek bile öğrenebileceğimiz, bazı çalışma ve egzersizlerle destekleyebileceğimiz bir kavramdır. İlk başlarda zorlanmamız kaçınılmazdır. Zihnimizin otomatik pilotta çalışması yerleşmiş bir durumdur çünkü. Fakat tekrarlayan egzersizlerle bu durum alışkanlık hâline getirilip, günlük rutinlerde uygulanabilir.
Bela dememdeki kasıt ise;
Her şeyin detayına kadar farkında olmak, neyin ne için yapıldığını bilmek, hangi davranışın altında hangi sebebin yattığını bilmek, sürekli anda kalıp her eylemin derinine inmek hâyli yorucu olabiliyor. Tüm yaşamımızda olduğu gibi burada da denge esas. Geçmişe gidip kederlenmemek, geleceğe odaklanıp kaygılanmamak. Bugünün şükrünü ve hazzını kaçırmadan çiçekler ekerek yolculuğu keyifli hâle getirebilmek. Daha bilinçli, daha farkında ve huzurlu bir yaşam dileğiyle.
Sabırla, inançla, huzurla;
SEVMEKLEGÜZELLEŞECEKTÜMDÜNYA