İslam dininden haberi olmayan, kulaktan dolma bilgilere sahip olan bazı kimseler,İslamiyet’in fenne ve gelişmelere mâni olduğunu zannediyorlar. Oysaki İslamiyet fenni gelişmeyi teşvik etmiş,bu sahada din alimi yetişmiştir.
Fen,Yaratılanları görmek,incelemek anlamak ,benzerini yapmak ve ilmi çalışmalar yapmaktır. Kuran-ı kerim insanların düşünmesine,akıl erdirmesini istemiş,,ilme ve ilim adamlarına önem vermiştir.Dinimiz ,Fen bilgilerine ,sanata ve çağın gereklerine göre en modern harp silahı yapmaya çalışmayı farz-ı kifaye saymıştır.
İslam ülkeleri teknikte ileri iken, Avrupalılar,fen bilgilerinin çoğunu İslam kitaplarından almışlardır. Avrupalılar,dünyayı tepsi gibi düz zannederken, Müslümanlar dünyanın yuvarlak olup,kendi etrafında döndüğünü biliyorlardı.Galile,dünyanın döndüğünü Müslümanların kitabından öğrenip söyleyince ,bu sözler Avrupalılar tarafından suç sayıldı. Galile’ye: “ dünya dönmüyor de seni affedelim.” Deyince Galide :”dünyanın dönmesi benim söylememe bağlı değil .Ben dönmüyor desem de dönüyor.” diyor. Ve sonunda Galile’yi o zaman etkili olan papazlar tarafından yargılanıp,hapse mahkum ediyorlar. .
Buharlı gemi bulunduğunda, önceleri bu gemiye binmek caiz değildir diyen papazlar: “biz bu gemilere uzak ülkelere gideceğiz.Orada Hıristiyanlığı yayacağız dediklerinde ,” Ancak o zaman binebilirsiniz diyorlar.
İslam medreselerinde çeşitli dersler okutulduğu gibi fen dersleri de okutuluyor. Endülüs medreseleri bütün dünyaya önder olmuştur. Kurtuba da kurulan kütüphane meşhurdur.Avrupalılar gelip bu medreselerden ve kitaplardan yararlanmışlar ve memleketine bu bilgileri götürmüşlerdir.
İslam medeniyetinin yetiştirdi ünlü tıp bilgini İbni Sina ,küçük yaşta devrin hükümdarını tedavi etmiş, tıp alanında meşhur.”Knunu fi’t-Tıp”(Tıbbın Kanunları) adlı eserini yazmıştır. Büyük Müslüman hekimlerden Ebu Bekir Razi ,ilk defa olarak,o zamana kadar aynı hastalık sayılan kızıl,kızamık ve çiçek hastalığının ayrı ayrı hastalık olduğunu bulmuştur. Bu İslam hekimlerinin kitapları orta çağ Avrupa Üniversitelerin de ders kitabı olarak okutulmuştur.
Avrupa da akıl hastalarının içine şeytan kaçmış, diyerek döverek çıkarmaya çalışırken,güya tedavi ederken Doğuda Müslüman ülkelerinde bunun tedavisi için özel hastaneler kurulmuştur. Bunlardan biriside Yıldırım Beyazıt zamanında Edirne de kurulan hastanedir. Burada Akıl hastalarını su sesi ve ilahilere tedavi etmişlerdir.
Maddi ilim ve fennin Müslüman tarafından kurulduğunu kabul ve tasdik eden bazı Batılı ilim adamları, İslam ülkelerine sızarak ve Müslüman görünerek İslam düşmanlığı yapmışlardır. Bu İslam düşmanları ilim ve teknikte yapılan yeni buluşlar için (Bunlar gavur icadı,İslamiyet ilerlemeye engel olmaktadır.) diyerek cahilleri aldatıyorlar. Halbuki bunlar Peygamberimizin :İlim ve fen mümin in yitik malıdır. Nerde bulursa alır.” Hadisini bilmiyorlar mı? İnsanlar aya çıkmaya çalıştı da Müslümanlar ayağını mı çekti. Halbuki İslamiyet ,ilimde fende,sanatta ilerlemeyi emretmekte ve teknikten de yararlanmasını istemektedir.
Hıristiyanlar ,haçlı seferleri ile İslam devletini yıkamadıkları için, siyasi oyunlarla,yalanlarla,hilelerle içerden yıkmaya çalıştılar. Bunların topraklarında muhtelif rejimler kurdular. Fakat İslamiyet’i yok edemediler. Geriye çekilirken ilimde ve teknikte ileri olan İslam topraklarındaki ilim ,fen ve tekniği memleketlerine götürdüler ve götürdükleri fen deki icatlara ilave ve değişiklik yaparak kendirline mal ettiler.
Bugün Müslümanlar eskide olduğu gibi İslami yetin emrettiği ilmi gelişmeyi,fenni kendi öz benliği ile ayağa kaldırmalı, başkalarına ışık tutup önderlik etmelidir.İslami yetin emrini yerine getirmeyip ağzında gargara yapanlar başkalarına ışık tutamazlar.