İnsan bu dünyaya bir yaradılış gayesiyle gelir.
Yaşayacağımız olayları bazen biz belirleriz bazen de kaderin yörüngesine gireriz ama bu yüzyılda kendimde ve çevremde daha da arttığını gördüğüm bir durum var insanın varoluş sancısı.Bu kavram Alman yazar Jean Paul tarafından ortaya konmuştur,Almanca da Weltschmerz olarak geçer ,welt:dünya ,schmerz:ağrı,sancı demektir., yani dünya ağrısı.
Açıklaması ; zihinsel depresyon hali ,kendini bu dünyada var etme çabası bazen sancılı bazen anlamlı ,tabi ki bir olayı anlamaya çalışırken salt bir şey üzerinden açıklayamayız bir insanın varoluş sürecinde yaşadığınız coğrafyanız, kültürünüz,bilginiz,aileniz, travmalarınız tüm bu süreçler etki eder.Bu dünyaya belli bir acı ve mutluluk kotasıyla geliyoruz her ikisini de doldurmadan gitmiyoruz 'acılar sabit kalır insanın dayanma kapasitesi artar' diye bir söz var insan olmak belki de bu nedenle var,bu evrende yaşıyorsak yaşama dair her şeyi görebiliriz,insan dünya olmadan yaşayamaz ama dünya
insan olmadan yaşar.
Bu yüzyıl insanı belki de çok beklenti çok tüketim nedeniyle kendi varlığını anlamlandırmayı unutabiliyor,hastalıklar artıyor,iletişim sorunlarımız çok fazla, her şeye ulaşma ihtiyacı,ulaşınca mutluğunun kısa süreli olması ,madde odaklı bir yaşam,diderot
sendromu gibi,aslında mutlu olmak çok şeye sahip olmakta değildir az şeyle mutlu olabilmektir, mutluluk sadeliktedir.
Kenya 'da yaşayan Masai kabileleriyle bir röportaj yapılıyor ,kabile reisine soruyorlar nasıl bu kadar az şeyle yaşayabiliyorsunuz diye, reis; ‘hiç az şey olur mu, gündüz bizi ısıtan güneşimiz, gecede ayı ışığının altında güzel sohbetlerimiz var ‘diye cevap veriyor.Belki de çok şeye sahip olmak ihtiyacı bir illüzyondur gerçek olan kendi varlığının değerini bilip,topraktan ,doğadan kopmadan az şeyle yetinmeye çalışmak mutluluk kapasitemizi arttırabilir. Allah bizi en güzel varlık olarak Ahsen-i takvimde yaratmış ama ala-yi illiyyin(yücelerin en yücesi) ve esfel-i safilin(aşağıların aşağısı) mertebesini seçmek bize kalmış.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum, kendi varlık gayemizin farkına varıp hangi dine,inanca mensup olursak olalım iyi insan olabilmek faydalı şeyler yapabilmek felsefesinde olmamız zaman zaman varolmanın getirdiği sancıyı da çekebiliriz ama hayattan kopmadan bize verilen yaşamsal güzellikleri de görerek bu dünyada anlamlı yaşamaktır asıl olan.
İnandığın şey gerçek değildir neye inanırsan gerçeğin olur.
Sevgiyle Kalın
Gülşah Gürün