Bizim kadar kendine yabancılaşan bir toplum daha var mıdır? Bence yoktur! Şu son bin yılda Çin seddinden Adriyatik kıyılarına kadar at sürmediğimiz bir saha savaşıp barışmadığımız bir topluluk yoktur denebilir.
Türkleri tarih sahnesinden aldığınız zaman geriye tarihten pek de birşey kalmadığı söylenebilir.
Fakat işin acı yanı kendi tarihimizin ve kültürümüzün bilinmemesi.
Dedem Korkut adlı eser de kültür hazinemizin en önemli cevherlerinden bir tanesi. Türk dili araştırmalarına yön veren önemli araştırmacılarımızdan Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ, Dede Korkut için ; “Terazinin bir Kefesine Türk Edebiyatının tümünü, diğer kefesine de Dede Korkut’ u koysanız yine de Dede Korkut ağır basar” demektedir.
Türk töresini tanıtan, Türklerin İslama geçiş döneminin ardından yazılan en önemli eserlerden biridir Dedem Korkut kitabı.
Önceleri sözlü gelenekle aktarılan eser 13. yy. da Akkoyunlular döneminde yazıya aktarılmıştır. 12 hikayeden (Türklerde 12 sayısı özeldir12 hayvan takvimi, 12 köşeli başlık vb.) oluşan bu eser Türklerin o dönemki günlük yaşamlarını, savaşlarını, doğum, evlilik, ölüm gibi hayatın tüm sahnelerini günümüze taşır.
Böyle önemli bir eserin bilinmemesi, okutulmaması büyük bir acı.
Bakınız sadece Türkiye de değil tüm dünyada globalleşme yanlısı bir akıl var batı menşeili bu akıl Çinden Afrikaya, Ortadoğudan Latin Amerikaya aynı tip insanlar yetiştirmeye çalışıyor.
Tüm batı klasiklerini en uygun fiyata dünyanın her köşesinde bulabilirsiniz. Bir Balzac veya Victor Hugo'ya rahatlıkla ulaşılabilir. Fakat iş bizim öz kaynaklarımıza gelince kitaba ulaşmak çetrefilleşir.
Bir Mesnevi paha biçilemez olur. Hatta parasını verseniz dahi arayıp da bulamazsınız. Neden kendi geçmişimize dair eserleri bulamadığımız konusu çok su götürür.
Alfabemizin bir gecede değiştirilmesi ve daha bir çok soru zihnimizi kaplar...
Sözü daha fazla uzatmadan Dedem Korkutla sizleri başbaşa bırakayım tadı, lezzeti hoşunuza giderse Dedem Korkut tükenmez bir menba...
Bismillahirrahmanirrahim
Dedem Korkut soylamış, görelim hanım ne soylamış
Allah Allah demeyince işler olmaz , kadir Tanrı vermeyince er baymaz (zenginleşmez). Ezelden yazılmasa kul başına kaza gelmez, ecel vakti ermeyince kimse ölmez. Ölen adam dirilmez, çıkan can geri gelmez. Bir yiğidin kara dağ yumrusunca malı olsa yığar, toplar, talep eyler, nasibinden fazlasını yiyemez. Gürüldeyip sular taşsa deniz dolmaz. Kibirlilik eyleyeni Tanrı sevmez, gönlünü yüce tutan erde devlet olmaz. El oğlunu beslemekle oğul olmaz, büyüyünce bırakır gider, gördüm demez. Kül tepecik olmaz, güveyi oğul olmaz. Kara eşek başına gem vursan katır olmaz, hizmetçiye elbise giydir sen hanım olmaz. Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz, yapağılı gökçe çimen güze kalmaz. Eski pamuk bez olmaz, eski düşman dost olmaz. Kara koç ata kıymayınca yol alınmaz, kara çelik Öz kılıcı çalmayınca düşman dönmez, er malına kıymayınca adı çıkmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz, oğul babadan görmeyince sofra çekmez. Oğul babanın yerine yetişenidir, iki gözünün biridir. Devletli oğul olsa ocağının korudur. Oğul da neylesin baba ölüp mal kalmasa. Baba malından ne fayda başta devlet olmasa. Devletsiz şerrinden Allah saklasın hanım sizi hey!