Bir eğitimci olarak 3 yıldır görev yaptığım lisede bir çok durumla karşılaşıyorum. Edebiyat öğretmeni olduğum için öğrencilerle birebir ilgilenebiliyorum. Onlara özgün yazılar, şiirler yazdırarak ve onları dinleyerek sorunlarını yakından gözlemleyebiliyorum. Öğrencilerimizin sorunları bizleri de etkiliyor. Benim yeni nesilde gördüğüm bir sorun var ve ben bu sorunla ilgili uzun zamandır düşünüyordum.
Okul dersleri dışında yaratıcı yazarlık kursuna katılan öğrencilerimden bana güncel sorunlarla ilgili bir yazı yazmalarını istemiştim. Her bir öğrencim farklı ve güzel konulara parmak basmış kimisi çevre kirliliğinden kimisi ailenin öneminden bahsetmiş ama beni etkileyen ve bu yazımda da yer vereceğim konu ise Çağrıhan Çelik adlı öğrencimin yazdığı sorun
Bu anlamda öncelikle öğrencimin yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:
‘Bilgisayar oyunlarıyla yıllar once tanışan birisi olarak bilgisayar oyunlarının zararlarını ve bizden çaldıklarını konu edindim. Güney Kore’nin yıllar once tanışmış olduğu bu zaman tuzağı benim görüşümce yüz yılın en iyi buluşu olabilir. Bunu yapan her kimse kendi çıkarları dogrultusunda, diger insanları uyutmayı ve kendisine zaman ayırmayı amaçlamıştır. Amacını gercekleştirmiş, diğer ülkeler oyunlara zaman ayırırken kendisi, teknolojisine teknoloji ve gücüne güç katmıştır.
Şu anda bu duruma uyanmış bir kaç ülke arasında olmak isterdik lakin her ne kadar biz bu duruma uyanmak istesekte bu tuzaktan habersiz olan genç kesim bilgisayar oyunlarına ve sanal dünyaya yöneliyor. Bu durumun bir an önce farkına varılması ve başta gençler olmak üzere tüm toplumun bilgilendirilmesi lazım.
İzlediğim bir belgeselde, ailesinin bir türlü bilgisayar başından ayıramadığı 12 yaşındaki Güney Koreli genç, devletin açtığı 'Bilgisayar Oyunlarından Kurtulma Kampı'na katılıyordu. 15 günlük kamp süresince tamamen açık havada gerçekleştirilen sosyal faaliyetlere yöneltilen gençlerin, dışarıdaki 'gerçek yaşamın' farkına varmaları sağlanıyordu.
15 günün sonunda da hepsine birden, tıpkı izci kamplarında yapılan yemin törenlerinde olduğu gibi "Bilgisayar oyunlarına günde en fazla 2 saat ayıracağım" şeklinde ant içiriliyordu.
Bizde henüz bu ciddi tehlikenin farkına varılmış değil. Ama bilgisayar teknolojisi ile bizden yıllar önce tanışan Güney Kore'nin 'tecrübelerinden' zaman kaybetmeden faydalanmamız gerekiyor.’
Çagrıhan ÇELİK
Bilgisayar, telefon, oyun kısacası teknoloji bağımlılığı...
Evet bizler 1900 kuşağı olarak şanslıyız. Çünkü biz çocukluğumuzu biraz da olsa yaşayabildik. Şimdiki çocuklar sanki ev hapsinde, sanal bir dünyanın içinde tıkılıp kalmışlar.
Çocuğunuz hiç ağaca çıkıyor mu? Doğayı ne kadar tanıyor? Toprağa yalın ayak bastı mı? Hayvanlarla ne kadar temas kurdu? Sosyalleşiyor mu?
Evet 2000 ve sonrasında doğan çocuklar 10 yaşlarına geldiklerinde akıllı telefonlar ellerindeydi. Şimdi neredeyse her evde yarım düzine teknolojik alet ve internet var. Çocuklarımız ve gençerimiz teknoloji bağımlılıkları nedeniyle bir çok sorunla karşılaşıyor Fakat benim gözlemlerimden yola çıkarak oluşturduğum gençlerimizin sorunları başlıca şöyle:
1- Kendini ifade etmekte zorlanıyor.
2- Sosyal hayatta güvensizlik yaşıyor.
3- Konuşurken yüzünü gizlemek istiyor.
4- Duygularını yüzyüze konuşmak yerine telefon yada internet ortamında dile getiriyor.
5- Anlamsız heyecan ve korkular yaşıyor.
6- Tırnak yeme vb. stres alışkanlıkları sergiliyor.
7- Telefonundan ayrı kaldığında çok büyük bir korku yaşıyor.
8- Öğrenciler tenefüste kantine inmek yada dışarı çıkmak yerine sınıfta oturup telefonla oynuyor.
Belki de gözlemleyemediğim bir çok olumsuz sonuç vardır. Telefon ve güvenliksiz internetin çocukların ahlakına yaptığı dejenerasyon ise inanılmaz boyutta.
Bizler değil ama bir kaç nesil sonra hiç görmediğimiz psikolojik hastalıklarla karşılaşabiliriz! Eğer tedbir alınmazsa bu kuşak farkı kapatılamaz boyutlarda olabilir.
Çözüm mü?
Sevgili okurlar bu durumun çözümünü devletten ve resmi kurumlardan beklemekte haklısınız ama bu durumun yani Teknoloji Bağımlılığının bence tek bir çözümü var: SEVGİ
Çocuğunuzla kaç dakina vakit geçiriyorsunuz. Televizyonu kapatın evet şimdi...
Çözüm Önerilerim:
1- Televizyonu, telefonu kapatın çocuğunuzla sohbet edin.
2- Çocuğunuzla, kardeşinizle doğaya çıkın.
3- Onun sosyalleşmesini istiyorsanız bunu beraber yapın örn: akrabalarınızı ziyaret edin.
vb.
Sevgili veliler unutmayın ki çocuklarımız bizleri yansıtan birer aynadır. Onlarda güzel davranışları ne kadar görmek istiyorsak bizde onlara o kadar güzel davranmalı İLGİ ve SEVGİ göstermeliyiz.
Ahmet Murat ÇOLAK
e- mail: [email protected]