Dünya ile kıyaslandığında Türklerin duygularıyla hareket eden bir toplum oldukları ortaya çıkmış sadece biz değil akdeniz ülkeleri böyle imiş. İslam dünyasında da gönül ve kalbe çok önem verirken akıl biraz kısır bulunur. Ama akıl ve bilgiyi de önemsemenin faydaları yok değil.
Bizim aksimize duygusallığa pek fazla önem vermeyen çoğunlukla aklıyla hareket eden bir ülkeden bahsedeceğim JAPONYA...
Hakikaten Japonya ilginç bir ülke inancıyla, kültürüyle dünyada kendine has bir devlet ve toplum... Kendi öz kültürünü muhafaza ederek geliştiği kabul edilen Japonya teknoloji açısından da dünyanın zirve ülkelerinden biri...
2013 Yılında Japonya’ya yapmış olduğum ziyaret sırasında dikkatimi çeken en ilginç konulardan biri de ÇÖP konusu oldu.
Japonya da kaldığım süre zarfında Japonya’yı ve Japon kültürünü biraz olsun tanıma fırsatı yakaladım. 3 aylık süre zarfında Osaka, Kobe, Nagoya gibi Japonyanın gelişmiş-sanayi ve üniversite şehirlerini görme şansım oldu.
Günlük hayatın içinde Japonların ne kadar kuralcı olduğunu, çalışkan olduklarını hep duymuşuzdur. İster inanın ister inanmayın gerçekten Japonlar öyle... Sanki programlanmış bir robot gibi hareket ediyorlar. Basit bir örnek vermek gerekirse sabah saatlerinde trafiğin olmadığı bir sokakta yayalar kırmızı ışıkta bekliyor. Rahatlıkla karşıya geçebilirler, araç yok ama bekliyorlar.
Başıma gelen bir olay Japonya da ki çöp meselesini araştırmama vesile oldu. Kaldığım yerde biriken çöpleri bir çöp poşetine koydum ve akşam saatlerinde sokağa bıraktım. Sabah saat 6 gibi çöpü bıraktığım noktadan sesler geldiğini duydum. Aşağıya indiğimde benim attığım poşeti açıp çöpleri tek tek ayıran bir bayan gördüm.
Çöpleri ayıran bayan 60 yaşının üstündeydi ayrıca çöpçü de değildi benim kaldığım konutun karşısında oturuyordu. Çatpat konuştuğum Japonca biraz da ingilizcenin yardımıyla özür dileyemeye çalıştım ama kadın tüm çöpü birbirinden ayırıp kağıtları ayrı, plastikleri, metalleri ve gıda çöperini ayrı ayrı kutulara koydurana kadar başımdan ayrılmadı.
Belki 2. dünya savaşının sonunda ağır bir yenilgiyle yenilmenin verdiği psikolojik etkiyle belki de çevreye olan saygı nedeniyle bütün Japonya da çöpler bizdeki gibi çöp poşetine doldurulup rastgele sokağa atılmıyor.
Tüm çöpler evlerde ayrı kutulara koyuluyor. Evde dörtlü çöp kutuları var. her kutunun ayrı renkte bir poşeti var. mesela yeşil poşet kağıt atıkları için, Kırmızı plastikler için, sarı metal ve cam artıkları için gri gıda atıkları için vs.
Evdeki artıklar, çöpler diyemiyorum çünkü böyle ayrı ayrı poşetlenince herşey geri dönüştürülebilir bir artık oluyor... Evdeki artıklar günlere göre atılıyor. Mesela pazartesi günü kağıt salı günü plastik gibi bir haftada evde biriken artıklar apartman yada sitenin ilgili bölümlerine bırakıyor. Belediyelerin veya özel kurumların görevlileri tarafından alınarak geri dönüşüm fabrikasına götürülüyor.
Ticari işletmeler için de böyle ciddi ve katı kurallar var. gıda sektöründeki firmalar atık yağları ayrı kutularla devretmek zorunda atık yağ kanalizasyon sitemine döküldüğünde büyük cezaları var.
Her bir evden her bir işyerinden her bir bireyin ürettiği atık geri dönüşüme kazandırılıyor. Bunun ülkeye yıllık kazancı sizce nedir. Kabaca 10 miyar dolar. Evet 10 miyar dolar bu parayla ne yapılabilir? Şöyle bir düşünürsek bu parayla İstanbul da yapılan 3. havalimanını yapabiliriz.
Yeni yollar, köprüler, enerji tesisleri, üniversiteler, kültür merkezleri vb. Onlarca yatırıma kaynak olabilecek bu parayı biz çöpe atıyoruz. Gelişmiş ülkeler ise aklını kullanıyor.
Kahramanmaraş olarak buna benzer bir projeyi hayata geçirebiliriz. Gerekirse pilot bölgeler pilot siteler oluşturabiliriz. Bence toplumumuz buna hazır. İnşallah bir gün bizde kalbimizi duygularımızı dinlediğimiz kadar aklımıza da kulak veriririz.