Gördüğümde afalladım inanamadım.Yüreğim daraldı konuşamadım.İçim sızladı kendimi iyi hissedemedim.Karşılaştığım durum çok çirkindi insanlığımdan utandım.
Bunu yapanlar Allahtan bulsunlar temennisi gayrı ihtiyari dudaklarından dökülüverdi.
Çok acıydı,bunu yapan eşrefi mahlukat kategorisine giremeyecek kadar alçalmış bir sözde insandı.
Zira tilkiler, tavşanlar, kuşlar, çiçekler yapamazdı bu denli adiliği zaten... Adiliğin hiçbir türünü bilmezlerdi onlar.
Bu kadar kötü olamazlardı isteselerde.
Hem masallar yalan söylüyordu kandırıyordu çocukları, kurdun, tilkinin kötüsü yoktu.
Kötü yoktu doğada insandan gayrı.
Sahi bir insan mıydı bunu yapabilen hiç düşünmeden.Bir an bile tereddüt etmemişmiydi bu cürmü işlerken?
Kalbi sıkışmamışmıydı eli titrememiş miydi bu kadar çamura batarken?
Kafadan sakat desek ateş yakmayı becerecek kadar yeterliymiş olmayan aklı.
Peki neyini bilmiyor ,düşünemiyor bu geri zekalı, canlı bir ağacın gövdesinin dibinde ateş yakılmayacağını?
Yemyeşil dalların altında yanmış bir kara gövde.Yakılmış can çekişen bir insan gibi.
"Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar;bir kibrit bir milyon ağacı yakar" sözünü acı acı anımsatan bir bittim noktası.
Lanet ettim kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bu iğrenç zihniyete.
Şimdi kim saracak yaralarını bu ahlat ağacının? Kim onun gözünde yükseltecek insanı düştüğü diplerden? Kim hesap günü yaradana vereceği şikayet dilekçesini aman biz ettik sen etme diye ikna ederek alabilecek?
Kırılan onurunuru kim tamir edecek, sızlayan yarasını kim tımar edecek.
Allah'ım Fırat kıyılarında bir kurt kapsa koyunu korkarım yaradan Ömer'den sorar onu vicdanlılığıyla; 'Canım n'olacak altı üstü bir yaban armıdı' küstahlığını ve iflah olmaz canavarlığını insanlık kitabının sayfalarında nasıl yan yana getireceğiz.
Dostlar ben pert oldum öldüm bittim,biraz da siz sıkın canınızı...
Coğrafya Öğretmeni
Hacı Mehmet Ertekin