Bugün 20 Temmuz 2024, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50. yıldönümünü anıyoruz. Tam elli yıl önce bugün, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, tarihi bir demeçle Kıbrıs Barış Harekâtı'nın başlatıldığını bütün dünyaya duyurdu.
1571 yılında Osmanlı egemenliği altına giren Kıbrıs adası, 1878 Ayastefanos Antlaşması'nın değiştirilmesi karşılığında İngiltere’nin yönetimine bırakıldı. İstiklâl Harbi sonrasında imzalanan Lozan Antlaşması ile yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, adanın İngiltere'nin mülkü olduğunu kabul etti.
1960 yılında başlayan uluslararası görüşmeler sonucunda, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantör olduğu adadaki Türk ve Rumlar tarafından ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. İki halkın ortaklığı temeline dayanıyordu Kıbrıs Cumhuriyeti.
1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, kısa sürede siyasi ve toplumsal eşitsizlikler nedeniyle gerginliklerle dolu bir dönem geçirdi. Rumlar, bu ortaklığı Enosis için bir basamak olarak gördü ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurumsal yapısını ve işleyişini sabote etmeye yönelik adımlar atmaya başladılar.
Bu hedef doğrultusunda 21 Aralık 1963'te; adını 9. yüzyıldaki bir Yunan destanından alan ve bütün Kıbrıs Türklerini topyekûn ortadan kaldırarak Kıbrıs’ı bir Yunan adası hâline getirmeyi hedefleyen Akritas Planı, Rum çeteleri tarafından uygulanmaya başlandı.
1963'te Kıbrıslı Rumların anayasayı feshetmesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen sona erdi ve Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminden uzaklaştırıldı.
Türkiye'nin Müdahalesi ve Harekâtın Başlaması
Türkiye, süreci yakından izlemeye başladı. Artan insanlık dışı katliamlar karşısında askeri harekâta karar verildi. 17-18 Temmuz 1974'te Türkiye ile İngiltere arasında atılabilecek adımlara yönelik Londra'da görüşmeler yapıldı. Yunanistan ülkesinde yaşanan darbeden dolayı bu sürece dâhil olamadı.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, İngiltere'den olumsuz yanıt gelmesinin ardından, antlaşma gereği garantörlük hakkını kullanarak ve adadaki Türklerin varlığının tehdit altında olduğunu dikkate alarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlaması kararını aldı.
Harekât, dünyaya Ecevit'in yaptığı şu tarihî açıklama ile duyuruldu:
“Bu harekât milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı olsun. Umarım ki, kuvvetlerimize ateş edilmez ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, Türklere de Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Bu karara, ancak bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık.”
Cumhuriyet Tarihinin en başarılı, en cesur hamlelerinden biri olarak değerlendireceğimiz hareket, sadece askeri bir operasyon olarak değil, tarihi ve siyasi açıdan karmaşık bir sürecin sonucuydu. Bu olay, Kıbrıs'ın ve Türkiye'nin tarihinde sabır eşiğinin aşıldığı dramatik bir kırılma noktasıdır.
Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin Batı dünyası ile ilişkilerinde ciddi sarsıntılara yol açtı. Bu gerginliğin en somut sonuçlarından biri, ABD Kongresi'nin 1975 yılında uygulamaya koyduğu ve üç yıl süren silah ambargosudur. Bu ambargo, Türkiye'nin savunma ve dış politika alanlarında ciddi zorluklar yaşamasına neden olmuştur.
GÜNÜN SONUNDA…
Bugün de Kıbrıs meselesi, Batı ile masaya oturulduğunda açılan ilk dosyalardan biridir. 2024 yılında AB ile ilişkilerin kilitlenmiş durumda olmasının arkasında da Kıbrıs sorunu önemli bir rol oynamaktadır.
Kıbrıs meselesinde adil ve sürdürülebilir bir çözüm ancak adadaki mevcut gerçekler temelinde inşa edilebilecektir. Bugün Ada’da egemen ve eşit iki devletin bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıldönümünde, bir kez daha Harekâtı’nın önünü açan dönemin başbakanı Sayın Bülent Ecevit’i ve Başbakan Yardımcısı Sayın Necmettin Erbakan’ı, Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri Doktor Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, Mucahit ve Mehmetciklerimizi rahmet ve minnetle anarken, Allah’tan rahmet diliyorum.